Yerleştirme Sonuçları Açıklandı!

Yaşasın üniversiteli oldum!
Herkese merhabalar! 
Bildiğiniz üzere 31 Temmuz'da tercih yaptıktan heyecanla yerleştirme sonuçlarını beklemeye başladım. Saatler 00.00'ı gösterdiğinde ÖSYM açıkladı yerleştirmeleri! Nereyi kazandığımdan önce o gün yaşanılanları anlatmak istiyorum. 

Evdeki herkes diken üstündeydi. Birimiz diğerine seslendiğinde ÖSYM açıklama yapmış sanıyorduk falan. Arkadaşlarımla konuşuyordum ve hepimizi ,İlkay hariç :D, bir karamsarlık sarmış haldeydi.  Ben tercih listeme istemediğim hiçbir bölümü veya şehri eklemedim fakat Ankara'da doğup büyümüş biri olarak üniversitede de Ankara'da olmayı istiyordum. 

İlk 7 tercihim Ankara'ydı ve geri kalanlar diğer şehirlerden oluşuyordu. Saatler yaklaştıkça beni bir korku sardı tabi. Yerleşecek miyim, neresi gelecek, Ankara'da kalabilir miyim, başka şehir gelirse ne yapacağım, belgeleri nasıl hazırlayacağım vs. 

Saatler birbirini kovaladı ve yerleştirme sonuçları açıklandı. Ailem benden daha heyecanlı oldukları için hemen bakmışlar :D 



4.tercihim olan Kimya Mühendisliği'ne yerleştim! Ankara Üniversitesi'nde bölümün ingilizcesi bu sene açıldı ve giren ilk öğrencilerden olduğuma çok mutluyum. Ailem aşırı mutlu oldular istediğim bir yer olduğu için. Evde bayram havası hakimdi fakat gelin görün ki ben yakın arkadaşlarımı merak etmeye başladım. 

Liseden beri yakın arkadaşım olan İlkay'ın benimle aynı üniversitede olduğunu bilmek içimi aşırı rahatlattı. Hazırlık okuyacak sonra da aynı kampüste olacaktık. Ayrılamaz ikiliyiz işte :D 

Diğer yakın arkadaşım olan Gökçe ise İlkay ve benden farklı şehirde yaşıyordu lakin bundan birkaç gün önce buluştuğumuzda hepimizin Ankara'da olması ile ilgili hayaller kurmuştuk. Gökçe'nin sonucu da hayallerimizi destekler nitelikte oldu ve Ankara'yı kazandı! 

Üçümüzde isteklerimize göre tercih yapıp yerleştiğimiz için mutluyuz. Umarım sonuçlarınız da sizin istediğiniz gibi olmuştur. Kendinize iyi bakıın

Kendini Sevmek


Herkese merhabalar :) 


Bugün hayatımda en çok zorlandığım şeyden bahsedeceğim; kendimi sevmek. Bu yazıyı birkaç bölüm halinde bile yayınlayabilirim çünkü biliyorum ki dışarıda benim gibi insanlar var ve ben onlara yardım etmek istiyorum. 



Kendi bedenime 14 yaşlarındayken küstüm sanırım. 14 yaşına kadar çok fazla kilolu olmasam da ortaokulun son senesinde yaşadığım sıkıntılardan dolayı öncelikle çevreye küsüp eve kapanmış sonrasında ise durdurulamaz bir şekilde 10 kilo almıştım. Önceden giydiğim şeyleri giyememek, liseye başlarken fazla kilolu olmak beni psikolojik olarak fazla etkiledi. Gerçi o zamanlar pek şikayetçi değildim. Kilolu olduğum için kendimi koruduğumu düşünüyordum. Eh bir de gıcık bir bünyeye sahip olduğum için biri kilo vermemi söylese ben daha fazla yiyordum :D Yemek yemeyi sevsem de sağlıklı bir beslenme düzenim olmadı hiç. Daha çok abur cubur insanıyım ben. Bu yüzden hissettiğim her duyguyu abur cubur yiyerek bastırmaya çalıştım.



Lise zamanlarında hoşlandığım çocuklardan karşılık alamamak bütün sorun sadece bedenimmiş gibi düşünmeme sebep oldu. Biri beni sevmiyorsa sebebi kilolu oluşumdur. Biri bana şöyle bir şey yaptıysa sebebi kilolu oluşumdur gibi bir çok saçma sapan düşünceler geçti aklımdan. İnsanlardan yüzüme bakıp kilomla uğraşan falan olmamıştı lakin şunu da söylemeliyim ki sizin birine zalim olmanızdan daha çok o kişinin kendisine karşı acımasız olması canını daha çok yakıyor. Ben belli bir yaşa kadar kendime çok acımasız davrandım. Bedenime sinirlendim, yemek yiyerek kendimi mutlu etmeye çalıştım. Bedenime sinirlendim, rahatlamak için saatlerce yatıp dizi izledim vs. Televizyon dizileri de hiç yardımcı olmadı açıkçası. Dünyada sadece fit insanlar varmış gibi bütün karakterlerin zapzayıf olması daha çok moralimi bozdu :D 



Kendimi sevmeye başlamam yıllarımı aldı, hala alıyor. Kilolarımla barışıp onları kabullenmem  zor oldu ama onlarda benden bir parçaydı sonuçta. Onlara kızıp küsersem kendi bedenim için daha sağlıksız olacaktı. İşte o zamanlar fark ettim. Diğer insanların sevgisine değil benim kendimi sevmeye ihtiyacım vardı. En büyük ve en zor adım da kendimi sevmekti. 



Bu sürecimde çevremdekilerin ve dinlediğim şarkıların büyük etkisi oldu. Güç buldum, mutlu hissettim. Açıkçası insanların kendilerini sevmelerinde yalnız kalmalarının olumlu bir etki getireceğini düşünmüyorum. Kendimden örnek verecek olursam zihnimde konuşan iki farklı ses vardı. Biri olumlu şeyler söylerken diğeri olumsuzluğunu saçıyordu etrafa. Güçlü tarafta olumsuz sözlerdi kendime söylediğim. Sonsuza giden şarkı listem ve yakınlarım sayesinde o sesle kapışacak güce eriştim :D 


Sizlere şunu söylemek istiyorum. Yalnız değilsiniz. Dünya sizin gibi düşünen insanlarla dolu. Bunu twitterda yazdığım bir yazıyla fark ettim. Kilolu bir insan olarak düşüncelerimden bahsetmiştim. O gün telefonumu açamaz oldum. Ağlayarak yazdığım tweetler bazı insanların kalbine dokunmuştu. Kimisi benimle aynı şekilde yaşadığı süreçten bahsetmişti, kimisi bunları sesli bir şekilde dile getirdiğim için bana teşekkür ediyordu. Hala duruyor o mesajlar. 7 milyar insanın yaşadığı gezegende bu olayları yaşayan ya da kötü düşünceler arasına hapsolmuş tek kişi değilsiniz. Sizler gibi olan tonlarca insan var ve hepsinin kaçırdığı tek nokta kendilerini sevmek. 

Bu yazının şarkısı ise Scars To Your Beautiful. 

Akustik versiyonu + Türkçe çeviri: 




Orijinal versiyonu: 


Ders Çalışmak İçin Motive Olmak

Merhabalar öncelikle :) Hani böyle anlar vardır ya masanın başına geçip ders çalışmaya başlasanız çok güzel devam edecektir ama kendinizi oturduğunuz yerden kaldıramaz, ders çalışmaya bir türlü ikna edemezsiniz. Canınız hiç istemez. İşte bu gibi zamanlarda ne yapabileceğinizle ilgili yazımla karşınızdayım :D



  • Kütüphaneye gitmek
Çoğunuzun bildiği ve tahmin ettiği bir şey olsa da yapıldığı takdirde büyük faydası olan bir şey kütüphaneye gitmek. Benim gittiğim dershanenin iki adet kütüphanesi vardı. Sayıca kalabalık olduğumuzdan da boş kalmazdı kütüphane. Çalışan öğrencileri görmek beni de çalışmaya itiyordu. Sınıftan yakın olduğum arkadaşlarımla beraber giderdik hatta.

  • Arkadaş grubunuz ile çalışmak 
Sınav haftalarınızda yaptığınız gibi birlikte çalışabilirsiniz yine. Biz İlkay ile bazen onun okulunda bazen benim okulumda bazen de evlerde çalışırdık. Birimizi ders çalışırken görmek diğerimizi de motive ederdi. Birlikte kütüphane-kafelere gittiğimiz olurdu. 

  • Study With Me (Benimle Çalışın) videoları izlemek 
Youtube'da bunun gibi tonlarca video bulabilirsiniz. Arkadaşlarınızla çalışırken odaklanamıyorsanız veya kütüphane gibi ortamlar sizi rahatlık açısından zorluyorsa evinizde rahatça yapabileceğiniz bir yöntem. Ben Ruby Granger'ın ders çalıştığı videoları izlediğimde çok fazla motive oluyordum.

  • Kendinize uygun çalışma yöntemi bulmak
Odaklanma sıkıntıları, doğru şekilde çalışmamak vb gibi durumlar sizi ders çalışmadan soğutabiliyor :D Ben kaygılarımdan dolayı odaklanma konusunda sıkıntı yaşıyordum ve bu yüzden Pomodoro tekniğini uygulamaya başlamıştım. İnternette bir çok örneğini bulabilirsiniz ya da kendi çalışma yönteminizi bulabilirsiniz. Tabi son ses şarkı dinleyerek ya da televizyon karşısında test çözmek gibi şeyler değil. 

  • Studyblog etkinliklerine katılmak 
Çok fazla studyblog takip etmesem de Nini's Daily hesabını takip ediyordum. Nini çalışma etkinliği oluşturmuştu ve belli aralıklarla topluca ders çalışıyordunuz. Katılanlar kendi yaptığını paylaşıyordu instagramda falan. Bu sene de yapacak mı bilmiyorum fakat yeni hesabına buraya tıklayarak bakabilirsiniz. 

Ben etkilerini görmüştüm. Umarım sizlerin de işine yarar. Kendinize iyi bakın :) 

Dersler İçin Kaynak Seçmek

Herkese merhabalar :) 
Sınavdan çıktım diye beni bir rahatlama sarsa da mezuna bırakanlar, bu sene ilk kez girecek olanlar şu an çalışıyor bile. Bu yüzden hazırlandığım ilk sene en çok zorlandığım konudan bahsedeceğim. Tekrar hazırlanan çoğu arkadaşımızın bildiğini düşündüğüm şey kaynakları nasıl seçeceğiniz. 

Büyük çoğunluğunuz öğretmenlerine soruyor ya da internette araştırma yapıyor. Sınava hazırlandığım iki sene içerisinde de Instagram'da tonlarca öneri görmüşümdür. Lütfen zor soruları var diyerek efsane olmuş Apotemi veya Karekök gibi yayınlarını alıp "Bundaki soruları çözeyim. Zor soruları çözersem hepsini yaparım." gibi düşüncelere kapılmayın. Bu size vakit kaybettirir. 


  • Öncelikle öneriler üzerine bulduğunuz kitapları liste şeklinde hazırlayın. Böylelikle kitapçıya gittiğinizde neye bakacağınızı şaşırmazsınız. Ardından bu kitapları inceleyin. İçindeki sorulara bakın, konu anlatımı varsa göz atın. Kitapevindeki diğer kaynaklara göz atın. İlkay ile benim İşler Kitapevi'nde geçirdiğimiz vakti bir bilseniz :D Bu sırada kendi seviyenizi, neyi yapıp neyi yapamadığınızı dürüst bir şekilde bilmeniz gerekiyor. Ben fizik ve geometri derslerinde zorlanıyordum fakat kimyada tam tersiydi. Bu yüzden zorlandığım derslerde başlangıç için olan kitapları çözerken iyi olduğum derslerde orta seviyedeki kitaplarla başlayıp zorlara gitmiştim. 
  • Çözdüğünüz kitaplardan utanmayın. Sınıf arkadaşlarım zor kitapları çözüyor ben hala kolay yayınlardayım demeyin. Sınav senenizde kendinize yapacağınız en büyük kötülük başkaları ile kendinizi kıyaslamanızdır. Unutmayın ki bir inşaatın temeli sağlam olmazsa küçücük bir sarsıntıda bile yıkılabilir. Amacınız temel atmak ve kendinizi ileriye taşımak olsun. 
  • Çözmeyeceğiniz, masanızda öylece duracak kitabı almayın. Hem paranıza yazık olur hem de çözmediğiniz için moraliniz bozulur. 
  • Konuları anlamak önceliğiniz olsun. Bize habire çok fazla soru tipi görmemiz gerektiği söylendi lakin 2018 YKS sınavı konuları kavrayan ve hızlı olan insanların başardığı bir sınav oldu. Soru tiplerinin önceki üniversite sınavı soruları ile alakası yoktu çünkü :D
  • Kaynak kitaplarını çözdükçe ilerleyecek ve bir üst seviyeye çıkacaksınız. Bu yüzden canınızı sıkmayın ve kendinize karşı dürüst olun :D 
Aklıma gelen tavsiyeler genel hatlarıyla böyleydi. Ah bir de ben test kitaplarımdan birinde testleri ayırıyordum. Mesela bir konuda 5 test var ise 3 testini konuyu bitirmek için çözüyordum. Kalan iki testi biri haftalık diğeri aylık tekrar olmak üzere ayırıyordum. İsterseniz siz de deneyebilirsiniz bunu. Bu maratonu güzel bir şekilde bitirmeniz dileğiyle :) 



Şarkılar Serisi| KARD


Serinin ikinci konuğu K.A.R.D ile başlayalım! 


DSP Media tarafından oluşturulmuş ve Korean Pop olarak adlandırılan sektörde nadir rastlanan karma , kadın-erkek bir arada olan , bir grup. 2016 yılında kurulan grup 4 üyeden oluşuyor fakat grubu daha iyi tanıtabilmek için çıkış öncesi KARD Debut Project isimli bir proje başlattılar. 4 üyenin yanında bir de gizli üyeler bulunuyor :D

Jiwoo

J.Seph
Somin

BM
Kard'ın albümleri ve singleları:




Grubun sevdiğim şarkılarına gelirsek;

  • Hola Hola

  • Don't Recall


  • Oh Na Na 


  • Rumor 

  • You In Me



  • Trust Me [BM & Somin Versiyon]

  • Into You 


  • Ride On The Wind 















Şu Sıralar Favorim| Still 17, Super TV, My ID Is Gangnam Beauty

Şu sıralar kafam her zamankinden dağınık olduğu için kendimi sakinleştirip mutlu etmenin yolunu yeniden bir şeyler izlemekte buldum. Hadi gelin birlikte şu sıralar neler izleyip kafamı dağıtıyorum, neler beni gülme krizine sokuyor bakalım :D


  • Thirty But Seventeen 
Still 17 veya yaygın adıyla Thirty But Seventeen izlediğim en eğlenceli dizilerden biri olabilir. Dizi bittikten sonra daha detaylı bir yazı yazmayı düşünüyorum fakat şimdilik konusuna göz atalım. 

17 yaşındayken gözlerinizi kapattığınızı ve uyandığınızda 30 yaşında olduğunuzu düşünün. Kendinizi büyük bir boşlukta bulur, ne hissedeceğinizi şaşırırsınız. Çünkü bir an önce çocukken artık yetişkinsinizdir lakin hayatınızın en güzel yıllarının anıları sizde olmadığı için yetişkin olmayı bile öğrenememiş haldesinizdir.  İşte başrol kadın karakterimiz Woo Seo Ri'de bu şekilde hissetmekte. 17 yaşındayken hayatının en güzel dönemlerindedir. Kemanisttir ve Almanya'da ki bir okula kabul edilmiştir. Gerçekleşen otobüs kazası sonrasında komaya girer ve kazadan 13 yıl sonra gözlerini açar. Kendisini hala 17 yaşında sanıyordur ve psikolojik olarak da büyümemiş, 17 yaşında kalmıştır.

Başrol erkek oyuncumuz Gong Woo Jin ise 13 yıl önce aynı kaza yaşandığı sırada geçirdiği travma yüzünden kendini kapatmış bir set tasarımcısıdır. Bir yılın 6 ayını çalışarak, kalan 6 ayını ise başka ülkelerde köpeğiyle birlikte geçirmektedir. İkisinin yolu bir ev sayesinde kesişir. 

Dizinin fragmanına youtube da denk gelip Se Jong'un oynadığını görünce izlemeye karar verdim. Pişman mıyım? Asla. Karanlık geceme doğan güneş edasıyla kahkahalarımın sebebi oldu. 


Dizinin en komik sahnelerinden biriydi bu. Jennifer, Chan, Chan'ın yakın arkadaşları vs. bir çok yan karakter diziyi daha güzel hale getiriyor. İzlemenizi tavsiye ederim! 

  • Super Tv 
14 yıllık idol grubu olan Super Junior'ın "Tek sezonluk bir program değil." diyerek adlandırdığı varyete programı. 

Super Junior'ın sadece şarkılarını dinlediğimi sanıyordum ta ki geçen sene oturup düşündüğümde üyelerin bireysel programlarını çok sevdiğimi fark edene kadar. Bu farkındalığım sonrasında SuJu'nun programlarını izlemeye başladım. İlk olarak V Live üzerinden yayınlanan Sj Returns'ü bitirdim. SJ Returns ise grubun iki üyesinin askerden dönmesi sonucu tekrar bir albüm yayınlama süreçlerini anlatıyor. Sevdiğim bir albümün yapılış sürecine şahit olmak benim için çok eğlenceliydi.

 Başlarda grup üyelerinin 30 yaş üzerinde olması ve askerden teker teker dönüyor olmalarının verdiği bir gerginlik vardı. Bu kadar eğlenceli olabileceklerini hiç düşünmemiştim :D 

Super TV'ye gelirsek şu an ikinci sezonu yayınlanıyor ve ben ilk sezonu bitirmek yerine direkt ikinci sezonu bitirmeyi tercih ettim :D İkinci sezonun konusu ise varyete kralları olarak geçen SuJu'ya sektördeki diğer gruplar meydan okuyor ve bir bölüm içerisinde bu iki grup oyunlarda yarışıyorlar. 5 kez art arda kazanırlarsa Avrupa'da lüks bir tatile gönderilecekler. Son bölümlerle ilgili spoiler vermek istemiyorum :D 

Vaktiniz varsa, eğlenmek istiyorsanız SuJu'nun katıldığı programlara ya da kendi programlarına göz atmanızı tavsiye ederim. Şu zamana kadar beni hiç hayal kırıklığına uğratmadı :D Hatta öyle ki tekrar tekrar izleyip duruyorum. Super Tv 2. sezonu izlemek isterseniz tık tık.

  • My ID Is Gangnam Beauty 
I'm Gangnam Beauty adlı webtoondan uyarlama olan dizi; ilkokul zamanında kilolu olduğu için, ortaokul zamanında ise zayıf olmasına rağmen "çirkin" olarak adlandırılan bir yüze sahip olup zorbalığa uğrayan Kang Mi Rae'nin üniversiteden önce estetik ameliyat olmasını ve bu sefer de "estetik canavarı" olarak adlandırılmasını, bu sırada bulduğu aşkı anlatıyor.

Gangnam Güzeli denmesinin sebebi ise yanlış bilmiyorsam estetik ameliyatı yapan yerlerin genellikle Gangnam adlı bölgede olmasından kaynaklı. 

Dizinin konusu size boş görülebilir belki  fakat benim için tam tersine ders bile veriyor. Öncelikle kimseyi memnun etmek veya görünüşünüz ile tatmin etmek zorunda değilsiniz. İnsanlar her şekilde bir kusur bulurlar. Sizin kendinizi sevmeniz ve memnun etmeniz gerekiyor. Başkaları için değil kendiniz için yaşamanız, hayatın size ait olduğunu görmeniz gerekiyor :D

Diziye geri dönecek olursak webtoondaki sahnelerden barındırdığı kadar webtoon dışı sahneler de var lakin bana kalırsa webtoondaki ana noktaları sabit tutmuş olmaları çok hoş. Tabi ki değişiklikler olacak. Bu beni rahatsız etmedi :D 

Başrol erkek oyuncu Astro grubunun yakışlıklısı Cha Eun Woo. Kore'deki netizenler tarafından oyunculuğu hakkında kötü yorum almış olsa da haklı olmadıklarını düşünüyorum. Eun Woo habire gülümseyen, sıcakkanlı biriyken dizideki karakteri tam tersi gülmeyen, aşırı soğuk biri. 

İzlemeye başlamanızı öneririm. Kaos falan da var içinde :D İsterseniz webtoon versiyonunu da okuyabilirsiniz fakat Türkçe çevirisi yok. İngilizcesini de internette I Am Gangnam Beauty şeklinde aratarak bulabilirsiniz.


İzlediğim başka diziler ya da programlar mevcut lakin bu üçü gülücüklerimin sebebi olduğu için yazmak istedim. Kendinize iyi bakın :) 






Mim | Yaz Abur Cuburu 2018

Taşınma işleriyle meşgul olduğum ve eve internet daha yeni bağlandığı için blogta paylaşım yapmayı ertelemek zorunda kaldım fakat işte şimdi çok sevdiğim bir mim ile karşınızdayım :D Bu mimi hatırlayanlar vardır.  Geçen sene de yapmıştık ve benim çok zevk aldığım bir mim olmuştu. O yazımı okumak için tık tık. 

Öneri Makinesi ise bu mimi gelenek haline getirmek istemiş ki 2018 için de yapmaya karar verdi. Yazısını okumak isterseniz tık tık.

Öyleyse şarkıların havada uçuştuğu mime başlayalım!

1. Yazın çıkan çok sevdiğin sanatçıdan/gruptan bir şarkı

iKON çıkışlarının öncesinde takip ettiğim bir grup ve bu şarkılarını ilk duyduğumda hiç sevmemiştim. Gelin görün ki şarkı dilime dolandı ve habire dinlemeye başladım. 

iKON - Killing Me 



2. Bu yaz en yeni keşfin

Spotify'da gezinirken listelerden birinde denk geldim Flames'e. Dinlediğim ilk andan beri favorim. 


Sia ft. David Guetta - Flames


3. Bu yaz sürekli dinlediğin şarkı 

Arkadaşım vasıtasıyla dinlemeye başladım. Şarkının sizi yakalayan bir havası var :D

Pain, Pain Go Away



4. Bu yaz en çok duyduğun şarkı/albüm

Bu şarkıyı duyduğunuza eminim! Arabadan inip dans etmeyle tanıyor da olabilirsiniz. Kiki do you love me?

Drake - In My Feelings



5. Bu yaz eski de olsa dinlemekten vazgeçemediğin şarkı 

Super Junior favori gruplarımdan biri. Modası eskimeyen şarkısı da tabi ki Sorry Sorry. 


Super Junior - Sorry Sorry


6. Sence bu yazın favori hiti? 

Bu yazın en güzel şarkılarından biri tabi ki de MAMAMOO - Egotistic


Tercih Yapmak Ne Kadar Zormuş!

Herkese merhabalar :) 

Blog şu sıralar biraz boş. Sebebi ise her şeyin üst üste gelmesi! Taşınma telaşları, tercih yapma uğraşları derken günlerim aşırı hızlı ve yorucu geçiyor. Ayrıca eski kitaplarımı toparlayıp ihtiyacı olanlara dağıtıyorum, kullanılmış kağıtları geri dönüşüme derken yazacak vakit bulamadım pek :D

Çoğunuzun bildiği üzere liseyi bitirdikten sonra bir sene daha hazırlandım. Şimdi tercihlerime uğraşırken fark ettim ki tercih yapmak aşırı zormuş! Aldığınız sıralamaya, istediğiniz mesleğe ve üniversitelere, çevrenizdekilerin düşüncesine bağlı olarak zorluğu arttıkça artıyor! 

İstediğim gibi bir sıralama alamayınca meslek ve üniversite araştırmaya başladım. Her gün bölüm ve okul değiştirdim desem yalan olmaz :D Ne yapacağıma karar veremedim çünkü. Okumak istiyorum dediğim mesleği söylediğimde habire işsizlik korkusu ile karşılaştım. Fakat her meslekte (tıp hariç) işsizlik sıkıntısının olduğunu düşünüyorum. Sen yaşamadın diye başkası yaşamadı diyemezsin sonuçta. O yüzden tercihlerime ilk olarak istediğim bölümleri ve şehirleri not ederek başladım. Sonrasında okullardaki akademisyenlere ve onların özgeçmişlerine, okulun olanaklarına, verilen derslere baktım. Yavaş yavaş kafamda şekillenmeye başladı. Bu sıralarda üniversitelerin tanıtım gezilerine de gittim tabi ki.  Halamla da meslekleri gözden geçirip benim isteklerime göre bir liste yaptık. 

Tercihlerime yaparken biraz ümitsizliğe kapılmadım değil. Şartlar doğrultusunda hem istediğimiz mesleği hem de iş olanaklarını gözden geçiriyoruz. Ayrıca ileride yapacağımız mesleğe 18-19 gibi bir yaşta karar veriyoruz. Benim daha dünüm ile bugünüm bir değilken kocaman yıllar için planlama yapıyor olmam psikolojik olarak etkiledi beni. Lakin hiçbir şey dünyanın sonu değil. İstediğim mesleği yaparken kendimi geliştirme hakkında sahibim ya da daha farklı şeylere. Bu yüzden tercihlerinizi kendinizi tanıyarak yapın. Fazlasıyla sıkıldıysanız okul konuşmalarından kafanızı dağıtacak şeyler yapın. Ben gece uyumadan önce Avrupa Yakası ve Super TV izliyorum mesela :) 

Sevgili aileler, lütfen çocuğunuzu istemediği bir meslek için zorlamayın. Çocuğunuzun geleceğini rahatça geçirmesini istediğinizi biliyorum fakat severek yapmadığı bir meslekte 15 yıl anca çalışabilir. Ki bu 15 yıl da eziyet gibi geçer onun için. Çocuklarınızı bu dönemde desteklemeyi unutmayın. Gerçekten zor bir süreç çünkü. Tekrar hazırlanmak ile ilgili düşünceleriniz var ise Mezuna Kalmak adlı yazımı okumak için tıklayın. Kendinize iyi bakın :) 






Netflix'te Beğenmediklerim

Merhabalar :) 


Şu sıralar tercihlerim ile meşgul olduğum için tek baktığım şey üniversiteler olsa da Netflix hesabı aldığımdan beri ne izlesem diye ortalıkta dolanıp duruyorum. Baktım ki insanlar genelde sevdiklerini söylüyor, ben de sevmediklerimi de yazayım dedim. Netflix yapımı olan ve beğenmediğim üç yapım ile karşınızdayım :D










The OA


"Evinden kaybolduktan yedi yıl sonra, genç bir kadın yeni gizemli yeteneklerle geri döner ve gizli bir görev için beş yabancıyla bir ekip kurar."  şeklinde anlatmış Netflix diziyi. Büyük umutlarla başlamıştım fakat o kadar sıkıldım ki! 5.bölüme kadar zar zor izledim, sonrasında ise bıraktım. Tekrar dönüp izler miyim bilmiyorum fakat yakın bir süreçte izlemeyi düşünmüyorum. 


The Mist

"Maine'deki bir köyün sakinleri, onları tutsak eden gizemli sisin korkunç yaratıklar gizlediğini fark ederler. Bu yeni dizi, Stephen King'in kısa romanından uyarlandı." demiş Netflix. Stephen King işin içine girince benim umutlarım yükseldi. Romanı okumadım fakat Stephen'ın diğer romanlarını bildiğim için heyecanlanmıştım. İzlerken yine sıkıldım. Yine başrol karakterleri ölemez diyerek yapılmış gibiydi. Eh bir de sevdiğim karakterin öldüğünü öğrenince benim için bitti dizi. 

Er Ist Wieder Da (O Geri Döndü)

"Adolf Hitler 70 yıl sonra eski ülkesinde uyandığında herkes onun başarılı bir komedyen olduğunu zanneder. Bu yanlış anlama onu bir medya fenomenine dönüştürür." Ben açıklamayı görünce beğeneceğimi falan düşünmüştüm. Filmde yapılan tarihle ilgili hatalar ve sıkıcı noktaları yarıda kapatmama sebep oldu. Tarihi hata çeviriden mi kaynaklanıyor emin olamadığım için ingilizce altyazılı izleyeceğim bir dahakine. Fakat o zamana kadar benim için iyi bir film değildi.


Beğenmediğim başka diziler/filmler olursa bunu seri haline getirmeyi düşünüyorum. Peki ya sizin büyük umutlarla izleyip beğenmediğiniz diziler var mı? 



Dizi Yorumu| What's Wrong With Secretary Kim

Herkese merhaba :)

Kore yapımı bir dizinin yorumunu yazmayalı uzun zaman oluyordu. 1 aydır kendimi tamamen Amerikan yapımı dizilere adadığım ve seveceğim bir Kore yapımı bulamadığım için k-dramalardan uzak duruyordum. Twitter'da gördüğüm birkaç fotoğrafın üzerine bu diziye başlama kararı aldım. Aşkın ve kahkahanın bol olduğu bir yaz dizisi olmuş bana kalırsa. 



Lee Young Joon adlı başrol erkek karakterimiz; ailesinin şirketinde başkan yardımcısı olarak çalışmaktadır. Aynı zamanda şirketin varisidir. Mükemmellik takıntısı olan Young Joon'un mükemmel sekreteri Kim Mi So 9 yıllık birlikte çalışmanın ardından istifa etmeye karar verir. Young Joon; Mi So'nun kendisine aşık olduğunu, bu yüzden işten ayrılmak istediğini düşünür ve biricik sekreteri istifa etmesin diye ona evlenme teklifi eder. Sonrasında ise olaylar başlar. 



Lee Young Joon; zeki, yakışıklı ve zengin olduğu kadar da narsist bir karakter. Daha önce ilişkisi olmamış çünkü kimsenin onun kadar mükemmel olmadığını düşünüyor :D Narsisizm seviyesini tahmin ettiniz değil mi? 


Kim Mi So; babasının borcu ve ablalarının üniversite parası yüzünden üniversiteye gitmek yerine 20 yaşında iş hayatına atılmış, zeki bir karakter. Dizinin bazı yerlerinde beni sinir krizlerine soktu desem yalan olmaz :D Young Joon'a yakın olabilen tek kadın aynı zamanda. 


Park Min Young (Mi So) ve Park Seo Joon (Young Joon) dizilerini izlemeyi sevdiğim iki oyuncu ve söylemeliyim ki dizideki uyumlarını izlerken büyük keyif aldım.  



Dizideki yan karakterlere de bayıldığımı söylemeliyim. Young Joon'un ailesi olsun, Mi So ile olan olaylar hakkında tavsiye aldığı yakın arkadaşı Bay Park olsun, şirketteki diğer çalışanlar olsun.... Dizide sadece aşk yok. Ayrıca ortada bir gizem var ve yaklaşık 10 bölüm boyunca o gizemden kesitler veriliyor.


Dizideki diğer oyunculara bakmadığım için 5urpise'in biricik küçüğü Lee Tae Hwan'ı bir anda görmek benim için şok etkisi yarattı :D 
Oyuncu kadrosu

🌟



🌟


Bu minikler de favorim vallahi. Aşırı sevimliydiler.

🌟


Favori repliğim bu olabilir. "Soğuk olduğu zaman cinsiyet rolleri kimin umrunda?" Tabi sonrasında Mi So'ya ceketini verdi ama

🌟


İzlerken aşırı keyif almamın bir diğer sebebi de entrikanın olmamasıydı sanırım. K-dramalarda alışık olduğumuz klişelerden sevimli olanları serpiştirmişlerdi bölümlere. 

🌟


Eh bir de bu şapşallıkları var. Mi So oppa dedi diye çılgına döndü :D

🌟


Kola severler için harika bir çıkma teklifi :D

🌟


Finale doğru giderken bile entrika yoktu. Ayrılıp barışmadılar. Belki de karakterin yaş olarak 29-33 olmasından kaynaklıdır, bilemiyorum :D

🌟


Tek başına evleniyor gibi :D 


Benim severek izlediğim bir dizi oldu. Umarım sizler de beğenirsiniz. Yan karakterlerin sahnelerinden replikler de koyacaktım fakat ekran görüntüsü almayı unuttuğum için sahneleri bulamadım. Bazı görüntüler de twitterdan arkadaşım Betül'e (Ashima'ya)  ait. Kullanmama izin verdiği için teşekkür ederiim 
Blogger tarafından desteklenmektedir.

İzleyiciler

img { padding:5px; margin:5px; border-width: 5px; border-color: #0066CC; border-style: single; ridge }