Sınav Sonuçları Açıklandı, Genel Durumum

ÖSYM bu sene bizleri şaşırtarak gece yarısında sınav sonuçlarını açıkladı ve sıralamam geçen seneki ile aynı. Sıralamayı çekemediğim için dünyam başıma mı yıkıldı desem yoksa sıralamam gerilemediği için bahçemde çiçekler mi açtı desem inanın bilmiyorum. Sadece bunun benim için iyi olduğuna inandırıyorum kendimi. Gifte life yerine ÖSYM yazsaydı beni daha iyi özetleyebilirdi :D 



Bütün bu yaşananlara rağmen moralimi yüksek tutarak üniversite-bölüm arayışına girmiştim ki bir de ne göreyim? İstediğim bölümler genel olarak özel üniversitelerde! Yıllık +37000 ücretli okullara buradan püü demek istiyorum. 

Geçen sene tercih yapmaya tenezzül bile etmediğim için bu sene biraz zorlu geçiyor benim için. Nasıl bir liste yapacağım, hangi üniversiteleri ya da hangi şehirleri yazacağım hiç bilmiyorum. Kaybolmuşum gibi desem daha doğru olabilir. 

Bir yandan keşke geçen sene yazsaydım diyorum bir yandan tekrar mı hazırlansam... Yazıda pozitif şeyler söyleyemediğim için üzgünüm ama pozitif şeyler göremiyorum şu an. Başka şehir yazsam yapabilir miyim diye düşünüyorum. Meslek olarak neleri tercih edebilirim bilmiyorum. Güzel bir dönem değil yani. Halamdan yardım alacağım ama :D Lise tercihimi de beraber yapmıştık, bunu da beraber yapacağız gibi.

Şu sıralar tek istediğim odama kapanıp dizi izlemek. Belki de yeni şarkılar keşfetmek. Biliyorum ki başka şeyler mutlu edemez beni şu an. 

Boğucu bir yazı olduğu için kusuruma bakmayın. Biraz günlük gibi oldu. Sayısal öğrencisi olduğumu göz önünde bulundurarak tavsiye etmek istediğiniz meslekler varsa mutlaka yorum yapın. Kendinize iyi bakıın.

Şarkılar Serisi| AnnenMayKantereit


Herkese merhabalar :D 

Yine yeni bir seri ile karşınızdayım. Yaptığım listelere ekleyemediğim şarkılar oluyordu. Bir grubun birden fazla şarkısını çok dinlesem de diğer sanatçılara da yer verebilmek adına yazamıyordum. Bu seri ile yabancı dillere karşı ön yargıları kırmayı, bu sanatçıları bilmeyen insanlara tanıtmayı hedefliyorum. Sanatçıların çok derinine inmeyeceğim. Şarkılar ön planda olacak.


İlk konuğumuz Alman rock grubu AnnenMayKantereit!



Grup başta 3 kişi olarak 2011 yılında kurulmuş. Grubun adı ise bu üç üyenin soyadlarından geliyor. Christopher Annen, Henning May ve Severin Kantereit üçlüsüne 2014 yılında Malte Huck katılmış. Ayrıca 2014 yılında Lars Lötgering adlı üyeleri gruptan ayrılmış. 

Soldan sağa doğru: Severin-Malte-Henning-Christopher




Spotify'da ekli olan albüm ve singleları:





Grubu Wohin Du Gehst şarkısı ile tanıdım fakat Türkiye'de Hurra Die Welt Geht Unter şarkısı ile popüler oldular. 

Grubun sevdiğim şarkılarına gelirsek;

  • Wohin Du Gehst
Ve bazen ortak arkadaşlarımızda karşılaşıyoruz


Ama kaçmak yerine gizlice birbirimize bakıyoruz
Çünkü birini tanımayı bırakamazsın



  • Barfuß Am Klavier

Yine yalın ayak piyano başında oturuyorum
Senli aşk şarkıları söyleyip düşlüyorum




  • Oft Gefragt

  • Hurra Die Welt Geht Unter
"Tanrım lütfen, affetme onları.
Çünkü onlar ne yaptıklarının bilincindeler!"
       


Ve şarkı söylüyoruz nükleer sığınaklarda
"Yaşasın, bu dünya yok oluyor!"
"Yaşasın, bu dünya yok oluyor!"
"Yaşasın, bu dünya yok oluyor!"
Cennetin çöküntülerinin üzerinde


  • Es Geht Mir Gut 

Kendi kendime düşünüyorum
Hiçbir şey yokmuş gibi
Ve diyorum ki: " Dün üzerine yarın konuşuruz, her şeyi dert etme kendine
gereksiz şeyleri dert ediyorsun"




Animasyon Dizisi Yorumu| PATRON BEBEK: YİNE İŞ BAŞINDA

Merhabalar :)
Geçenlerde yakın arkadaşım ile film maratonu yapmaya karar vermiştik ama hangi filmleri izlesek bir türlü karar veremedik. Netflix'ten  gezinirken de bu diziye denk geldik. Filmlerini biliyorsanız karakterlere de aşinasınızdır :D

Dizide Patron Bebek'in iş inceliklerini öğretmek için ağabeyi Tim'i Bebek Şirketi'ne getirmesini konu alıyor. Bu şirkette bebekler çalışıyor ve bir amaçları var: Bebek sevgisini yüksek tutmak!

Dizinin ikinci sezonu gelecek mi bilemiyorum fakat ilk sezonu 13 bölümden oluşuyor. Bölümler 20-30 dakika arası. İlk sezonda genel olarak yavru kediler ve bebekler arasında bir kapışma söz konusuydu. Farklı olaylar da vardı tabi :D

İzlerken fazlasıyla keyif aldığımı söylemeliyim. Dizideki bebeklere bayıldım. Hepsi çok sevimliydi!


Ana karakterimiz olan Patron Bebek :D Sevimli tipinin yanında hırslı bir ruha sahip. İnsanlarda bebek sevgisi azaldığında krizler geçiriyor :D Fazlasıyla akıllı bir bebek aynı zamanda.
Tim Templeton. Templeton ailesinin büyük oğlu. Hayal gücü geniş olan Tim, olayları uzayda yaşanıyor gibi hayal ediyor genelde :D Kardeşiyle zıt bir kişiliğe sahip baktığınızda. 





Staci, Bebek Şirketi'nin saha ekibinde ve aralarındaki en asi karakter diyebiliriz :D Sinirli bir yapısı var.

Jimbo ise grubun en güçlüsü. Diğer bebeklere nazaran daha kalıplı. Eh şeker bir bebek olduğunu yandaki giften anlamak mümkün.  Aralarında en safı. Yavru kediler ile aralarında bir çekişme olmasına rağmen habire kedileri seviyor :D






Dizinin diğer şekerleri ise bu üçlü. Şirkette ki çoğu uzmanlık alanına sahipler. Biraz saflar ama olsun :D 








 Yandakiler ise Templeton ailesinin ebeveynleri. Farklı kişiliklere sahip olduklarını söylemek mümkün :D









Ben diziyi sonrasında uyumadan önce birer bölüm izleyerek bitirdim. Çocuğunuz ya da küçük kardeşiniz varsa birlikte izlenebilir :)  


Film Serisi Yorumu | ARINMA GECESİ

Herkese merhabar :) Bu sefer de film serisi yorumumla karşınızdayım. Arınma Gecesi bir çoğunuzun adını duyduğuna inandığım bir seri. Serinin ilk filmi çıktığında (2013 yılında) izlemek istesem de korku-gerilim temalı filmlerde iyi olmadığım için izlememiştim. İlerleyen yıllarda da felsefe dersimize konu olmuştu bu serinin ikinci filmi. Türü gerilim-korku olan bu filmleri geçen hafta izledim. (SONUNDA!)  

Genele vuracak olursak konusu şu şekilde; Amerikan hükümetinin suçlular ve hapishane ile başı beladadır. Suçları kontrol altına alamadıkları gibi hapishaneler kapasitelerinin üzerinde suçlu bulundurması üzerine çok farklı bir sürece başvuruluyor. Her yıl Arınma Gecesi adı verilen bu günde  12 saatliğine bütün suçlar yasal sayılıyor. Bu 12 saat içerisinde tüm acil durum sistemleri askıya alınıyor. Yani polis, itfaiye ve ambulanslar iş yapmıyor. 

Ütopya ve distopya arasında kalan, türü bilim kurgu, korku ve gerilim olsa da korkutmayan bir film serisi. 


Serinin ilk filmi 2013 yılında yayınlandı ve bir evin içerisinde olanları anlatıyor. Bana kalırsa aşırı sıkıcıydı, tahmin edilebilir çok fazla sahnesi vardı.  Fragmanı izlemek için buraya tıklayın.


Serinin ikinci filmi Anarşi, 2014 yılında yayınlandı. Bana kalırsa serinin güzelleşmeye başladığı bir filmdi. İlk filme nazaran bu sefer Arınma Gecesi'nde sokakta yaşananları anlatıyor. Yine tahmin edilebilir sahneleri vardı fakat bir öncekine göre daha güzeldi. Fragmanı izlemek isterseniz tık tık.




Serinin üçüncü filmi Seçim Yılı, 2016 yılında yayınlandı. Arınma Gecesi'nin insanları ne hale getirdiğini rahatça görebileceğiniz bir film olmuş. Ters köşe yaptığı yerler oldu. İlk iki filmden karakterleri görmek güzeldi :) Fragman için tık tık.



Açıkçası serinin artık son bulacağını düşünmüştüm ki 20 Temmuz'da İlk Arınma Gecesi adlı başka bir filmi yayınlandı. Bütün bu olayların nasıl başladığını anlatıyormuş. Henüz izleyemedim fakat yakın zamanda izlemeyi düşünüyorum. Onun fragmanı için buraya tık tık.


Kendi yorumlarıma gelirsek serinin konusu bana kalırsa harikaydı. Böyle bir sistem getirilirse neler yaşanabileceğini de güzelce anlatmışlar. Zengin insanların yüksek korumalı evlerinde hasta insanları satın alıp onları öldürmeleri mi dersiniz, yine zenginler arasında açık arttırma yapılarak insanları öldürme mi dersiniz, "Eşimin yüzüne bakmak istemiyorum," diyerek eşini öldüren mi dersiniz... 

Seçim Yılı adlı bölümünde Arınma Gecesi'nin fakir nüfusu azaltmak için yapıldığına dair iddialar atılıyor. Evsizler, kendini koruyamayacak halde olanlar vs... İzlerken habire böyle bir sistem uygulansa neler olacağını düşünüp durdum. Hayal gücüm filmin senaristinden de betermiş onu anladım :D 

Seride en sevdiğim şey siren ve sonrasıydı :D Dinlemek isterseniz; 


Filmleri izlediyseniz görüşlerinizi yazmayı unutmayın :)

Temmuz Ayında Ne Dinledim? | Favori Şarkılarım

Herkese merhabalar :) Temmuz ayını bitirmemize birkaç gün kala şarkılar ile ilgili bir yazı yazayım dedim.

Şarkılar arasında belli bir sıralama yok. Spotify listemden bu ay çok dinlediklerimi seçerek yazıyorum :) Her zaman ki gibi karmakarışık bir liste bu :D Siz bu ay hangi şarkıları dinlediniz?

  • Melanie Martinez - Mad Hatter
Şarkının en sevdiğim sözü "Normaller beni korkutuyor, deliler beni akıllı hissettiriyor."  Melanie'nin şarkılarını uzun süredir dinliyorum fakat bu ay Mad Hatter ve Mrs. Potato Head dinleyip durdum. 

  • Troye Sivan - Strawberry & Cigarettes
Troye'un şarkıları çok hoşuma gidiyor. Dinleyip de sevmediğim bir tane bile şarkısı yok sanırım :D Bu şarkı da Love, Simon adlı filmin müziklerinden. 


  • Post Malone - Stay
Şu sıralar çok fazla Post Malone dinliyorum. Better Now olsun, I Fall Apart olsun, Stay olsun... Şarkıda beni en çok etkileyen söz "Zahmete girme benim için, ben seni acının dışında bırakacağım." oldu. 



  • nothing,nowhere - Black Heart
Bu şarkıyı bir arkadaşımın çalma listesinde gezinirken keşfettim. Herkesin sevebileceği bir şarkı olduğunu düşünmüyorum açıkçası :D 




  • The Strumbellas - Spirits 
The Strumbellas'ın dinlediğim ilk şarkısı. Şarkının değişik bir aurası var ve sizi kendine çekiyor. Ya da ben öyle hissediyorum :D Favori sözüm "Öleceğim güne kadar bir hayalci olacağım." 

  • The Script - If You Could See Me Now 
The Script'e bayılıyorum. Şarkıları çok güzel anlamlar barındırıyor ve dilinize de dolanıyor :D "O "Müzik acımı dindiren evdir." derdi." şeklinde bir söz var şarkıda. Hangimizin değil ki? 


  • BTS - Airplane pt.2
BTS sevmediğimi bilmeyen kalmadı artık :D Şarkılarını severek dinliyorum. Programlarını falan takip ediyorum. Love Yourself: Tear adlı albümdeki şarkıların hepsini çok seviyorum fakat listede hepsinin olması garip kaçardı :D Airplane pt.2 beni El Mariachi kısmı ile etkiledi sanırım hahaha :D 


  • BTS - The Truth Untold 
Albüm içerisindeki bir diğer favorim ise The Truth Untold. Bizleri ters köşe eden bir şarkı oldu çünkü Steve Aoki ve BTS'in işbirliği ile oluşmuş bir şarkı. İlk işbirlikleri Mic Drop'un tersine fazlasıyla slow. Vokallere, şarkının sözlerine ve arkasında gizlenen hikayeye bayıldım! Albümdeki şarkıları dinleyip sözlerine bakın mutlaka! Bana güç veren bir grup. Ağustos'ta yeni albümlerini yayınlayacaklar :) 


  • BTS Jungkook - Only Then [Cover]
Bangtan'ın en küçük üyesi ve ana vokali Jungkook'un yaptığı coverları dinlemeyi çok seviyorum. Huzur veren bir sesi var. Yayınladığı günden beri dinleyip duruyorum şarkıyı :D


  • Momoland - Baam 
Grubun bir önceki şarkısı Bboom Bboom fazlasıyla popüler olmuştu. Şirket onun devamından gitmek istemiş olmalı ki aşırı benzer başka bir şarkı yayınladı; Baam. İki şarkıyı da severek dinliyorum. Neden böyle oldu anlamadım ama şarkıyı duyunca dans edesi geliyor insanın :D  Arkada fanchat denilen hayranların şarkıya eşlik edip üyelerin isimlerini söylediği bağırtılar var :D Ben dansı da rahatça görün diyerek ekledim bu videoyu


  • David Guetta ft. Nicki Minaj & Lil Wayne - Light My Body Up 
Şarkının varlığını unutmuştum İlkay söyleyene kadar. O zamandan beri dinleyip duruyorum. Fazla söze gerek yok :D 



  • R. City ft. Adam Levine - Locked Away
Adam'ın sesi bana her zaman huzur veriyor. Maroon 5 favori gruplarımdan biridir. Yine İlkay sayesinde hatırladığım bir şarkı :D 


  • Drake ft. Michael Jackson - Don't Matter To Me
Spotify'da gezinirken denk geldim ve o zamandan beri severek dinliyorum. Geçenlerde gittiğim bir kafede çalmışlardı. Mutluluk verici bir andı benim için :D


  • Edis - Buz Kırağı
En yakın arkadaşınız Edis hayranı ise şarkılarından haberdar oluyorsunuz :D Bu şarkı da Yıldız Tilbe'nin özel albümü Yıldızlı Şarkılar'dan. Genelde Yıldız Tilbe şarkılarını başkalarının seslendirmesinden aynı keyfi almam fakat Edis gerçekten harika bir iş çıkarmış. 



  • Yüzyüzeyken Konuşuruz - Bodrum 
Liseden beri severek dinlediğim bir grup Yüzyüzeyken Konuşuruz. Dinlemediyseniz mutlaka dinleyin :) Şarkılarından birinde kendinizden parçalar bulacaksınız :)



  • VIXX - Scentist 
Bu şarkılarını bir ay önce dinledim ve o andan beri dilimde. VIXX'ın şarkılarında hep böyle insanı kendine çeken bir şeyler oluyor :D 


  • PENTAGON - Shine
İlk duyduğumdan beri dilimde. Neoreul saranghaneun jjijiri jjijiri diye gezmek garanti. Bir iki kere dinleyince sözler aklınıza yerleşiyor, gün boyu söylüyorsunuz :D 



  • Blackpink - Ddu Du Ddu Du 
Kızlar yine harikaydı! Bir süre daha bu şarkıyı ve Forever Young'ı söyler dururum :D 



  • Maroon 5 ft. Cardi B - Girls Like You 
Spotify'da denk geldiğim bir şarkı daha. Maroon 5 olur da severek dinlemez miyim :D 



  • AnnenMayKantereit - Barfuß Am Klavier 
AnnenMayKantereit favori Alman grubum :D İsterdim ki buraya şarkılarından favorilerimi dökeyim fakat liste zaten kalabalık :D Almanca çalışma isteğimi uyandırıyor şarkıları. 



20 şarkının ardından yazıyı burada bitirmeye karar veriyorum. Büyük ihtimalle bundan sonra şarkılar konusunda daha farklı yazılar yazacağım. Kendinize iyi bakın  :)


Dizi Yorumu| ALTERED CARBON

Şu sıralar tek yaptığım dizi izlemek olduğu için üst üste dizi yorumları paylaştığımın farkındayım lakin izlemeden duramıyorum. Bu yazımızın konusu da Netflix'in bilim kurgu yapımlarından biri olan Altered Carbon. 





Aynı isimli kitap serisinden uyarlama olan Altered Carbon; Son Elçi olarak bilinen Takeshi Kovacs'ın 250 yıl sonra başka bir bedende bir cinayet davasını çözmek için uyandırılmasını anlatıyor. Hangi yıllar olduğunu söylemek güç fakat insanların ölmemek için kendini klonladığı, enselerine yerleştirilen çiplerle belleklerini oraya kaydettikleri ve bu yüzden beden değiştirseler dahi bellekleri sayesinde her şeyi hatırladıkları, zengin halkın gök yüzünde yaşadığı zamanlarda geçiyor. 

Başlamadan önce tereddüt ettiğim fakat daha ilk bölümünden vurulduğum bir dizi oldu. 

Takeshi Kovacs rolündeki Joel Kinnaman

Netflix dizi için +16 sınırı ve argo, çıplaklık, cinsellik, şiddet gibi uyarılar koymuş. Şahsi fikrimi söylemem gerekirse çıplaklığın gerçekten fazlaca olduğu bir dizi. Yaş sınırının altındaysanız ya da sizi rahatsız edecekse izlememenizi öneririm. 


Dizide başrolün karizmasına, güçlü zihnine vurulacağınız anlarda aşağıdaki görüntüyü görecek benim gibi gülmeye başlayacaksınız :D 


Hello Unicorn çantası dizi boyunca gülümsetti beni.

Altered Carbon'un bölümlerinin başında genel olarak fazlasıyla beğendiğim sözler bulunuyor. Diziyi anlamaya yönelik, yorum yapabilmenize yönelik. Benim severek izlediğim bir dizi oldu. "Keşke daha uzun olsaymış ya 10 bölüm nedir?" dediğim de bir diziydi. İzlemek isteyenlere bir de şöyle bir uyarı yapayım introlarında yılan vs olduğu için fobinizi varsa sardırmanız daha iyi olacaktır. 

Türkçe altyazılı fragmanı izlemek isterseniz:


Dizi Yorumu| STRANGER THINGS

Çoğunuzun ismini duyduğu hatta izlediği bir dizi Stranger Things. Benim de sınava hazırlanırken ismini yakın arkadaşımdan duyduğum bir diziydi. Maratonu bitirir bitirmez izlemeye başladım. Peki neyi anlatıyor bu Stranger Things? 



Dizi; Hawkins adlı kasabada 12 yaşındaki Will Byers'ın ortadan kaybolmasını, bu sırada ortaya çıkan kafası tıraşlı Eleven isimli kız çocuğunu ve onun içinde bulunduğu gizemi, saklanan deneyleri ve doğaüstü güçleri konu alıyor. 1980'lerde geçen dizi şu anlık iki sezon + 16 bölümden oluşuyor. 


Dizinin karakterleri öyle güzel anlatılıyor ki farkında olmadan o karakterlere bağlanıyor, sevmeye başlıyorsunuz. Ben seveceğimi düşünmeden vakit geçsin diyerek izlemeye başlamıştım ve iki günden daha az bir sürede iki sezonu da bitirdim. "Bir bölüm daha izleyeyim." diye diye bir bakıyorsunuz ki son bölüme gelmişsiniz.

Joyce'un evlat acısını, Eleven'ın öfkesini ve tereddütlerini, Mike-Dustin-Lucas üçlüsünün arkadaşlarını arama maceralarını, Will'in yaşadığı korkuyu sizler de hissediyorsunuz bölümlerde.

Dizinin şarkıları diziyi güzel yapan bir başka detay benim için. Sadece onlar için bile izlenebilir :)

Karakterler:
Mike Wheeler
Will Byers
Dustin Henderson
Lucas Sinclar
Eleven
Joyce Byers
Jonathan Byers
Nancy Wheeler & Steve Harrington
Jim Hopper












Dizide karakterlerin bakış açısından olaylara bakabiliyor, çok yönlü yorumlar yapabiliyorsunuz. Detaylı bir yorum yazmak isterdim fakat kendimi biliyorum ki ne kadar detaylı anlatırsam o kadar spoiler vermeye başlarım ve benim isteğim olayları sizin görmeniz. Netflix diziye uyarı olarak 16+ demiş. Gerilim sahneleri olduğu için korkabileceğiniz yerler olabilir. Dikkat ederseniz sevinirim :) 

 Birinci sezonun ilk fragmanını Türkçe altyazılı izlemek isterseniz; 


Dizi Yorumu| DARK

Herkese merhabalar :)
Önceki yazılarımda sınavdan çıkar çıkmaz Netflix hesabı aldığımı söylemiştim. Blogta ne yazabileceğimi düşündüm ve hazır iki adet Netflix yapımını bitirmişken onlar hakkındaki düşüncelerimi yazayım dedim. 







İlk olarak birkaç dakika önce bitirdiğim, Netflix'in ilk Alman yapımı dizisi Dark'tan başlayacağım. Bir arkadaşımın tavsiyesi ile başladım bu diziye. İnternetten baktığımda Stranger Things dizisi ile benzediğini, karşılaştırıldıklarını falan okudum. Bu içimde bir merak uyandırmadı değil. 

Dizinin konusu 2019 yılında Winden adlı kasabada iki çocuğun esrarengiz şekilde kaybolmalarını ve o kasabada yaşayan 4 farklı ailenin 1953,1986 ve 2019 yıllarında karışmış hayatlarını anlatıyor. 


Birinci bölümün başlangıcı Einstein'ın dizideki olayları anlatan sözüyle olmuş. Diğer bölümlerde de buna benzer sözler vardı. Einstein'ın sözü dışında aklımda kalan diğer söz Shakespeare'in "Cehennem boş çünkü tüm şeytanlar burada." oldu.(8.bölüm) Yalan sayılmaz değil mi?

Dizinin ana karakterleri, aile şeması bu şekilde: 

[Not: Resim, Kayıp Rıhtım adlı siteden alınmıştır.]



Zamanda yolculuğun bol olduğu, izlerken İngiliz argosunda mindfuck diye geçen ve Toreng'in Türkçe'ye çevirisine göre kafanın allak bullak olduğu bir dizi. İlk bölümlerde neler olduğunu kavrayamazken son bölümlere doğru aslında olayların bağlantılı olduğunu ve birbirini tetiklediğini görüyorsunuz. 

Ben fazlasıyla beğendim diziyi. İkinci sezon haberi alınca baya mutlu oldum da diyebilirim. Çünkü birinci sezonun finali öyle bitti ki "Ee devamı nerede?" moduna girdim. İlk bölümden sevdim mi diziyi? Hayır. Hatta ilk bölümü kapatıp başka dizilere falan baktım, izlemek istediğim bir şey bulamayınca geri döndüm de diyebiliriz. İkinci bölümden sonra iyi ki dönmüşüm dedim. Çünkü artık olayları sadece dışarıdan gözlemlemiyorsunuz, karakterlerle bir araya geliyorsunuz.

İzlerken fazlasıyla duygusallaştığım, bazen "yeter bee" dediğim yerler oldu fakat bana kalırsa izlemeye değer bir diziydi. 

İlk sezon 10 bölümden oluşuyor. Bölümler 40-60 dakika arasında değişiyor. İnsanların kafasında Almanca'nın kaba bir dil olduğu düşüncesi olduğu için diziye ön yargı ile yaklaşanlar olabilir. Beni hiç rahatsız etmedi, hatta oyuncular konuşurken "Keşke Almanca çalışmayı bırakmasaydım" diye düşündüm defalarca. 

Dark'ın Türkçe altyazılı fragmanı: 



Bu arada kısa bir not düşmek gerekirse Netflix'te diziye dair uyarı olarak argo ve cinselliği vermiş. Ayrıca 16+ demiş. Bunun dışında dizide sigara ve ot kullanımı var. Eğer ki yaş sınırının altındaysanız bunlara dikkat etmenizi öneririm. Diğer yazımda görüşmek üzere :) 

Mezuna Kalmak

Üniversite sınavını yeni yeni atlatmışken, bazı arkadaşlarımın kafasında bu düşünce varken mezuna kalmış birinin mezunluğu anlatması gerektiğini düşündüm :) [Gif sınavdan çıkmış bizleri yansıtıyor]


Hikayemin başlangıcına giderken 2017 yılında liseden mezun oldum. 12.sınıfı okurken  meslek hayalim yoktu. Seçtiğim bölümle kavgalar edip duruyordum. Büyük boşluktaydım açıkçası. Herhangi bir hedefinizin olmaması çalışmanızı da etkiliyor. YGS'ye yakın Moleküler Biyoloji ve Genetik okumak istiyorum dedim. Gelin görün ki bölümün aldığı sıralama ilk 20 bindi. 

YGS'ye girdim, bazı sorular takır takır giderken matematik hiç öyle olmadı. Problem sorularında olması gerekenden daha fazla süre kaybettim ve daha 20 soru çözmüşken yarım saatimin kaldığını fark ettim. Çözmem gereken 40 soru fen, 40 soru sosyal vardı. Boş sorularım fazlaydı. Bu yüzden o arada bir tercih yaparak hızlıca fen-sosyal çözdüm. Sınavdan sonra da LYS çalışmaya başlamıştım ama aklımda mezuna kalma düşüncesi dolaşıyor. 

O zamanlar YGS'den iki hafta sonra sonuçlar açıklanıyordu. Ben bu süre içerisinde LYS çalıştım ama sıralamalar gelince dünyam başıma yıkılmış gibi oldu. Çünkü seçmek istediğim bölümden çok uzak bir sıralama almıştım ve çekebilme ihtimalim aşırı düşüktü. Böylece ikinci oturuma 3 ay kala mezuna kalma kararı aldım. LYS'ye de "nasılsa seneye soruları tekrar çözeceğim bari gideyim de sınav ortamını göreyim" diyerek girdim. [Siz böyle yapmayın!]

Mezuna kalmam bu şekilde oldu. Mezun olarak geçirdiğim bir seneyi düşünürsek;

Öncelikle mezuna kalmış olmanın verdiği bir avantaj var: okulunuz olmadığı için geç kalkabiliyor, daha uzun ve daha rahat ders çalışabiliyorsunuz.

Mezuna kalacağım dediğimde aldığım tepki "Çevrende üniversiteye gidenler olduğunda kendini kötü hissedebilirsin. Bu seni engellemesin." oldu fakat benim yakın çevrem bir iki kişi hariç mezuna kalmıştı :D 

Lise 5'i okuyor gibi oluyorsunuz bir yandan. Tekrardan lise konularını görüyor, sınava hazırlanıyorsunuz. Beni bu sene içinde en çok zorlayan şey "Ya geçen seneden daha kötü yaparsam?" düşüncesi olmuştu. Hiçbir mesleğe bakmayıp sıralamam kötü diyerek mezuna kalmıştım ve aynı sıralamayı yapma düşüncesi beni korkutuyordu.  Sınava girene kadar bunlar devam etti ben de :D 

Sınav deneyimimi özetlediğime göre mezuna kaldığınızda olabilecekleri ve tavsiyelerimi de konuşalım, öyle bitirelim yazıyı.



  1. Elalem ne der diye çok fazla düşünmeye başlıyorsunuz. Dediklerinin bir önemi yok. Ortalama 60 yıllık bir ömrünüz olacaksa ve siz seçeceğiniz mesleği ömrünüz boyunca yapacaksanız ona ulaşmak için geçirdiğiniz birkaç yılın önemi kalmıyor.
  2. Havalar ısınmaya başlayınca arkadaşlarınız atacağı üniversite çimlerine uzandıkları veya konserlerden deli gibi eğlendikleri snapleri görünce kıskanacak, üzüleceksiniz. Hiç gereği yok. Siz de orada olabilirdiniz ama mezuna kalıp hayalleriniz için çabalamayı seçtiniz. Açık havaymış, konsermiş daha güzellerine gidecek şansınız olacak.
  3. Sınava girmeden önce mezuna kaldığınız için stres olacaksınız hatta daha önce düşünmediğiniz şeyler geçecek aklınızdan. Sakin olun. Bunu bir deneyim olarak görün. Bir önceki sene de girdiniz. Oradaki insanlardan deneyimlisiniz ve biliyorsunuz ki stres olmak size bir şeyler kazandırmayacak. Hatta yapabileceğiniz soruları yapamayacak olmanıza sebep olacak. Derin bir nefes alın. Her şey yolunda gidecek.
  4. Sağlığınız daha önemli olduğunu unutmayın. İnsanlar sınava hazırlanırken genelde bunu unutuyor. Uyku konusunda daha bilinçli olun.
  5. Bir önceki senenizi aklınızdan çıkarın. Yaptığınız hataları değil de ah vah demeyi bırakın anlamında. "Geçen sene şöyle yapsaydım, böyle yapsaydım" demeyin. Geçmiş geçmişte kaldı. Geçmişi değiştiremezsiniz ama geleceği değiştirebilirsiniz.

Aklıma şimdilik bunlar geliyor :) Daha fazla şeyler gelirse yazıyı güncellerim ya da part 2 şeklinde yayınlarım. Kendinize iyi bakın 💕








Blogger tarafından desteklenmektedir.

İzleyiciler

img { padding:5px; margin:5px; border-width: 5px; border-color: #0066CC; border-style: single; ridge }