Dizi Yorumu | Arsenal Military Academy

Youtube'da videosunu görüp izlenecekler listeme aldığım, unuttuğum fakat Twitter'da Ashima'nın paylaşması ile hatırlayıp izlediğim dizinin yorumu ile karşınızdayım! 




Dizimiz Arsenal Askeri Okulu'nun yeniden açılmasıyla başlıyor. Xie Xiang, vefat eden ağabeyinin adımlarını takip ederek asker olmak ister fakat AAO'nun yalnızca erkek öğrenci alması onu erkek kılığına girmeye iter. Doktor muayenesine gireceği sırada birkaç olay olur ve kadın olduğu ortaya çıkmadan akademiye kabul edilir. Erkek karakterimiz Gu Yan Zhen ise devlet büyüklerinden birinin baş belası tek erkek çocuğudur. Çıkarttığı olay sonucunda babası onu akıllanması için akademiye öğrenci olarak gönderir. Hikayenin devamında Xie Xiang ve Yanzhen'in oda arkadaşı olmasını ve bunun ardından gelenleri izliyoruz. 48 bölüm olması gözümü korkutan detaylardan biriydi lakin akıp gitti diyebilirim. Türkçe çevirisini doğru düzgün bir yer yok ne yazık ki. İngilizce çevirisini de kolayca bulabilirsiniz :D 

Dizide neleri sevdim? 




Bu tarz cinsiyet değiştirme olan dizilerde genellikle başrol kadın oyuncunun hareketleri göze çarpıyor fakat gelin görün ki Xie Xiang aşırı havalı biri! Ayrıca dizinin yan karakterleri ve onların gelişimi de fazlasıyla güzeldi. Romantizmin yanında asker hayatına odaklanmaları, orada geliştirdikleri dostluğu göstermeleri çok hoştu. Başrolümüzle ilgili bir video: 




Dizide neleri sevmedim? 


Dizide sevmediğimi söyleyebileceğim 2 şey var; ara sıra söylenen cinsiyetçi söylemler ve ikinci erkeğin, kadına olan duygularını fark ettikten sonra sergilediği birkaç hareket. Eğitimleri sırasında hocalarının "kız gibisiniz, onlar sizden daha iyi yapar vs" gibi söylemleri beni aşırı rahatsız etti lakin Xie Xiang sınıf arkadaşlarını dövüş sanatları dersinde alt ettikçe "oh olsun size" deyip durdum. İkinci erkeğin ise karşısındakinin kadın olduğunu ve ondan hoşlandığını fark ettikten sonra ilişkilerde Yanzhen ile yaşadığı birkaç şey aşırı sinirimi bozdu. O tarz sahneler olmasa sahip olduğu hafif klişelikten de kurtulurdu. Ah bir de dizide kesilen sahnelerin olması çok üzdü beni. Öpüşme sahnelerinin kesilmesi, bazı yerlerde olan şeyler vs... Yayınlasaydınız ne olurdu??

1. erkek vs 2.erkek




Dizi boyunca bu ikisi böyle kavga etti durdu :D 
Bu nasıl bir çeviri..?


Dizideki favori karakterim sanırım Man Ting'ti. Kendinden emin oluşu, yaptığı işi en iyi şekilde yapması vs her şeyiyle beni kendine çekti. 


Ayrıca başrol erkeğin hayatını zorlaştırdığı kadar kolaylaştırdı da. 


Shen Tingbai evlenilecek karaktersin
Dizinin en çok güldüğüm sahnesidir net. 

Son olarak youtube'da denk geldiğim birkaç videosunu bırakıyorum fakat dikkat edin spoiler içeriyor :) 




Ders Seçimi Krizlerim Ve 1.Sınıfın İlk Haftası

Merhabalar.
Şu iki haftadır öylesine yoğun ve gerginim ki anlatamam. Ders seçimlerimde yaşadığım sıkıntılar, bölümdeki ilk haftam ve özel hayatımdaki gelişmelerden dolayı kendime vakit ayıramadım bile. Konuya geçmeden önce blogta E-posta Takibi kısmı ekledim. Bildirimlerimi alabilirsiniz böylece :) 


Şimdi gelelim yazımızın ana iki konusundan ilkine; ders seçimlerim. Bizim üniversite sabrımı zorladı durdu bu süreçte :D Sıra ile gidelim. Geçen hafta pazartesi günü erkenden kalktım. Ders seçimini 10 dakikada yapar sonra da uyurum diye düşünüyordum. 90 dakika ders seçimi ile uğraştım. Evet 90 dakika! Derslerin çakışma durumu mu dersiniz, öğrenci bilgi sistemine girilen ders programının yanlış olması mı, asıl programın bölümün sitesinde yayınlanması mı... Danışman hocama mail attım vs derken geçti o günüm. Sonra bir de ne göreyim. Ben seçimimi danışman onayına gönderdikten sonra bölümün twitter hesabında ders seçimleri ile ilgili başka bir duyuru yayınlanmış.. Bunlara sinirlendim durdum tabi. Endişelerim tavan yaptı durdu diyebilirim. Tabi bir de hazırlık okumama rağmen ingilizceden muaf tutulmadığımı fark ettim. Sinir bozucu bir haftaydı. Ders programımın orantısız olması ise beni delirten başka bir şeydi tabi ama o konuyu geçeceğim şimdilik.

Peki ya ilk haftam nasıl geçti? Açıkçası benim için biraz garipti. Hazırlık okurken kendi bölümümden arkadaş edinmemişim, bunu fark ettim. Arkadaşlarımın hepsi de farklı bir kampüste olunca kalakaldım başta. Haftanın 3 günü sabah 8.30 derslerim vardı, hocaları gelmedi hiç.. Öğlen derslerini bekledim merkez kantinde öylece. Hele haftanın bir günü sabah 8.30'dan akşam 17.30'a kadar dersim var. O gün ne yapacağım emin değilim çünkü 3 saat fizik dersim var. Hayatta kalmaya çalışacağız işte bir şekilde. 

Bölümüm ağır duruyor. Sıkı çalışmam şart. Tahmin ettiğimden daha az kişiyiz. Tempoya da alışamadım daha... Bunların dışında sonunda kampüs, sonunda üniversite diyorum :D 


Dizi Yorumu | Let's Fight Ghost

Yayınlandığı sırada izlemeye başladığım fakat devamını ancak yıllar sonra getirebildiğim bir dizi yorumuyla karşınızdayım. Biliyorum, tam benlik bir hareket :D 




Bu dizide dünyada boş boş gezen ve yaşamına, ölümüne dair hiçbir şey hatırlamayan Hyun Ji'nin, hayaletleri görme yeteneği sayesinde hayalet avcılığı yapıp buradan para kazanan Bong Pal'in karşılaşmalarını ve Hyun Ji'nin geçmiş anılarını hatırlamasıyla bir ekip haline gelmelerini izliyoruz. Ah tabi bir de kötü ruhumuz var :D 


 Klişelerin olduğu, tahmin edilebilir diziydi benim için. Hayalet sahnelerinden korkan kişiler de olmuş lakin ben pek etkilenmedim diyebiliriz. Dizide en çok yan karakterleri sevdim. Cidden ikisine gülüp durdum hep. Öylesine vakit geçirecek bir dizi arıyorsanız tavsiye edebilirim :D 

Senin olduğun dizi kötü olabilir mi? 

Vakıf Stajımdan Öğrendiklerim

Stajımın bitmesinin verdiği mutlulukla iş hayatına adım atmamın ve çalıştığım 19 günün nasıl geçtiğini, bu süreçte neler olduğunu ve neler öğrendiğimi anlatmak istedim. İleride bu yazıyı görünce ne hissedeceğimi de merak ediyorum tabi .





Staj yaptığımı söylediğimde insanların ilk düşündüğü kendi bölümümle ilgili bir staj yaptığım oluyor. Öncelikle stajımı burs aldığım vakıfta yaptım bir arkadaşımla birlikte. Mezun olmuş ve şu anda eğitimine devam eden öğrencilerin dosyalarıyla, onlarla iletişim kurmakla ve maillerle ilgilendik. Diğer çalışanların yardıma ihtiyacı olduğunda onlara da yardım ettik tabi. Öğrendiğim şeylere gelecek olursak;

• Bir ofisin olmazsa olmazlarından faksı çekebiliyor, fotokopi makinesini kullanabiliyorum. Kahve makinesini de öğrendim.


• Kaygı durum bozukluğuyla mücadele etmeyi öğrenemediğim sürece iş hayatında fazlasıyla zorlanacağımı öğrendim anksiyete krizi geçirmeme ramak kala. 
👌🏻
• Office ürünlerini kullanmayı öğrendim.

• Çok değişik insanların olduğunu ve yaş fark etmeksizin bu insanlara denk geleceğimi fark ettim. 

• Boş vermeye yatkın bir yapım olduğunu fark edip, stajyer arkadaşım sayesinde elimden gelenin ciddi manada en iyisini yapmak için çabalamam gerektiğini fark ettim. Ne kadar yorulursam yorulayım sonunda hep değdi. 

• Şu hayatta en güzel şey öğrenci olmakmış bunu fark ettim.

• Kariyerimde nasıl bir yol çizmek istediğimi, hangi işlerin bana uyup uymayacağını bir tık da olsa fark ettim. 

• Grup çalışmalarında almak istediğim rolü daha iyi fark ettim ve uyumumu öğrendim. 

Aklıma gelenler bunlardı :D Verimli ve güzel bir ay olarak geçti benim için. 








Dizi Yorumu | The Player

"Neden daha önce izlemedim ki?" diye sorguladığım bir dizinin yorumu ile karşınızdayım. 



2018 OCN yapımı 14 bölümlük dizimizde zengin insanları dolandırmak için bir araya gelen 4 kişilik ekibimizin hikayelerine, intikamına ve savcılıkla iş birliği yapmalarına odaklanıyor. 

Oyunculara bayıldığım ve sevdiğim tarzda bir dizi olduğu için izlediğim süre boyunca neden daha önce fark etmediğimi sorgulayıp durdum. Dizideki favori karakterim ise Do Jin Woong oldu!











Şu jelibon yeme şeklinde kendimi gördüm resmen. Gerçi saç kesiminden hiç ama hiç memnun değilim fakat Do Jin Woong rolü için oyuncunun 30 kilo aldığını öğrenince saygım arttı.

Karakterlere geri dönecek olursak; hukuk okumuş ve intikam isteyen dolandırıcı Kang Ha Ri, aşırı iyi olan hacker Im Byung Min ve çok iyi bir şoför olan
Ah Ryung'tan oluşuyor ekibimiz. Ah Ryung sonradan katılıyor tabi.





Dizide kötü karakterler haricinde sevmediğim karakter yok :D Her karakter ile ayrı bağ kurdum diyebiliriz. Bana göre dizinin tek sıkıntısı dolandırıcılar arasındaki tek kadın olan Ah Ryung'un diğer üyeler ile olan ilişkisinin gelişiminin üzerinde durulmaması ve bir anda "kız kardeşimiz" moduna geçmeleriydi. Daha güzel işlenebilirdi bana kalırsa :D


Ekibin son halinin en acayip üyesi de savcımız tabi :D 


Diziye bayıldım! İzlemenizi tavsiye ederim kesinlikle. Gitmeden hemen bir de video bırakayım;











Şarkılar Serisi | Chase Atlantic

Bugün ki yazının konuğu üç üyeden oluşan favori gruplarımdan biri olan Chase Atlantic!

Soldan sağa; Clinton-Mitchel-Christian




2014 yılından beri aktif olan Chase Atlantic'in şarkıları alternatif pop, pop rock, indie pop ve R&B tarzında genel olarak. Şarkılarını kendileri yapıyorlar :) 


Grubun sevdiğim bir çok şarkısı var aslında. Burada orijinal kanaldan videoları koymaya çalıştım. Sözlerini merak ederseniz internette kolayca bulabilirsiniz :) 
  • Swim

  • Into It 

  • Okay 


  • Dancer In The Dark

  • Triggered 

  • Right Here 

  • Hold Your Breath


  • Friends




  • Church

  • The Walls


  • Tidal Wave 




  • 23



  • Roxanne



  • LIKE A ROCKSTAR 


  • Meddle About




  • Lust

  • Devilish




Burs Arayışı | Hangi Vakıftan Burs Alıyorum?

Üniversite kayıtlarının ardından biz öğrencilerin büyük bir arayış içine girdiği burslarla ilgili kendi deneyimimi anlatmak, burs aldığım vakıfı tanıtmak için bu yazıyı yazmaya karar verdim :D 

Burs ararken ben;


  • Hangi vakıftan burs alıyorum?

Öncelikle benim burs aldığım vakıf Sema Yazar Gençlik Vakfı. Sema Yazar, eski Odalar Birliği Başkanı ve Milli Savunma Bakanı Mehmet Yazar'ın küçük kızı. 1990 yılında geçirdiği trafik kazası sonucu hayatını kaybediyor ve ailesi onun anısını yaşatabilmek, öğrencilere yardımcı olabilmek amacıyla bu vakıfı kuruyorlar. Burs koşulları arasında Ankara'daki devlet üniversitelerinde öğrenci olmak ve başvuruyu yaptığını sene üniversiteye başlamış olmak gerekiyor. Tabi sadece bu koşullar yok. Her yıl belli bölümlere açılıyor başvurular, ardından mülakata tabii tutuluyorsunuz. Bütün bu sürecin ardından eğer ki burs almaya hak kazandıysanız sizinle iletişime geçiliyor .

  • Burs arama/bulma/alma sürecim nasıldı? 
Gelelim benim burs alma sürecime. Benim burs bulmam 2 ayımı aldı ne yazık ki. Bu süreç içerisinde birçok yerle konuştum, e-bursum sitesinden burs veren kişileri ve kurumları takip ettim, başvuru yapabildiğime belgelerimi gönderdim vs fakat gelin görün ki kimya mühendisliğine burs veren yoktu :D Ekim ayının başında arkadaşlarımla gittiğim bir etkinlikten dönerken bizim okulun uygulamasına girip duyuruları ve bölümün sayfasını kontrol etmek geldi içimden. Şu an burs aldığım vakıfın duyurusu orada gördüm. Başvurunun son tarihine bakayım dedim ve bir de ne göreyim? Sürenin bitmesine son 3 saat. Tabi bir yandan belgelerimi hazırlamaya çalışıyorum bir yandan da bunu nasıl daha önce görmem diye kafamı duvara vuruyorum falan. Neyse efendim o akşam talihsizliklere rağmen belgelerimi maille gönderdim. Ertesi gün ise vakıftan bir belgemin eksik olduğuna dair geri dönüş aldım :D  Bütün aksaklıklara rağmen mülakata çağrıldım ve yaptığımız birebir görüşmenin ardından 2 hafta içinde bursu kazandığımı öğrendim.
Mülakatım fazlasıyla zorluydu diyebilirim. Mülakattan çıkınca anneme hiçbir umudumun olmadığını vs söylemiştim hatta. Mülakatıma 4 kişi girmişti; vakfın kurucusu, Hacettepe'deki bir kimya profesörü, ağır ceza hakimi ve yönetim kurulundan bir üye. Gerçekten yaşadığım stresi anlatamam sizlere. Günlük hayatta jest ve mimiklerini fazlasıyla kullanan biri olarak mülakat sırasında bunu azaltmaya çalıştım lakin gelin görün ki masanın altında ellerim durmadı :D 


  • Bursum ne kadar? Vakfın burs dışındaki etkinlikleri neler? 
Aylık olarak KYK'den daha yüksek burs alıyoruz fakat KYK 12 ay içinde de devam ederken biz okul dönemi içerisinde yani 8 ay boyunca burs alıyoruz. Aldığımız ilk bursta iki aylık(Ekim-Kasım) olarak yatıyor. Bunun dışında aylık olarak her ayın ilk perşembesi yemeklerimiz/kokteyllerimiz oluyor. O yemeklerde diğer bursiyerlerle bir araya gelip yemek yiyor, muhabbet ediyorsunuz. Öğrenciler canlı müzik yapabiliyor ya da bizlere hediye olarak verilen kitapları konuşabiliyoruz.  Ayrıca bu sene tatillerde öğrencilerden stajyer alınmaya başlandı. Mesela ben Ağustos ayını vakıfta staj yaparak geçirdim :D Hem iş yeri ortamını gördüm, bilmediğim şeyleri gördüm hem de vakıftaki insanlarla , kurucular da dahil, iletişimimi ilerlettim.  Ah bir de geziler de oluyor. Mesela Mayıs'ta Kapadokya'ya gidecektik lakin yeterli katılım olmadığı için iptal edildi.. 



Aklıma gelenler bunlardı. Sorularınız olursa her zaman sorabilirsiniz :)

Dershane Sorunsalı

Uzun zamandır yazmak istediğim fakat emin olamadığım bir yazıyla karşınızdayım. Bu yazıya tıklarken nasıl bir şeyi bulmayı umuyordunuz bilmiyorum lakin yazımızın içeriği pozitif şeylerden biri olmayacak ne yazık ki.


Lise son sınıfı temel lisede okuyup mezuna kalma kararı aldıktan sonra da dershaneye gittim ve bu 2 yıllık süreçte de fazlasıyla gördüğüm bir sorundan bahsedeceğim size; derece sınıfı ayrıcalıkları. 


Öncelikli olarak belirtmek isterim ki derece sınıfında olan öğrencilere hiçbir garezim yok. Hepsini tebrik ediyorum. Benim sorunum sınavın ardından "1. bizden çıktı." diyerek afişler hazırlayıp öğrencilerin listelerini asan özel eğitim kurumlarıyla. 


Temel lisede okurken bu duruma maruz kalmadım. Derece sınıfı deneme çözerdi kendi arasında. Hocalar da gürültü yapmamalarını isterdi herkesten. Asıl sıkıntı ile mezuna kalıp dershane araştırmaya başlamamla karşılaştım.



Yaşananları pek hatırlamıyordum gerçi. Bu sene biri bana tweetlerimi atıp görüşlerimi sorduğunda aklıma geldi. Dershane araştırmaya başladığımda yayınlarını kullandığım ve hemen hemen herkes tarafından bilinen bir dershaneye gitmiştik. Ben YGS'den sonra mezuna kalma kararı aldığım için LYS'ye de hazırlanmadan girdim tabi. Sayısalda 120Bin'deydim. Dershanenin müdürü ise beni almak istemediği hatta genel olarak 100Bin üstünü almadıklarını, 90Bindeki öğrencilerle aynı şeyi yapamayacağımı falan söylemişti. Ayrıca demişti ki "30Binden mezuna kalan var. Sen nasıl sıralamanı yükselteceksin?" Tabi bu sırada 19Binden mezuna kalan öğrenciye yapılan fiyat indirimine de şahit olduk. Trajikomik bir andı benim için :D 

Neyse efendim sonra başka bir dershaneye gittim. Orada da mezunlar çok. Etüt sistemi ile soru çözüm alıyorduk ve bir öğrencinin aynı dersten haftada 2 kez etüt alması yasaktı. Derece sınıfları hariç D: Derece sınıflarına zümre başkanları vs girerdi, diğer sınıflara yeni mezun hocalar. 

Daha önce dediğim gibi sorunum tamamiyle bu kurumlarla. Dereceye girmiş öğrencileri A'dan B'ye getirmek kolay. O öğrencinin size dahi ihtiyacı yok. Kendi haliyle başarabilir lakin o 'önem vermediğiniz' derecenin ardından gelen öğrencilerin biraz daha iteklemeye ihtiyacı var. Ben şu an da üniversite okuyorum. Benden geçti sanırım :D Umarım diğer öğrenciler böyle şeylerle karşılaşmak zorunda kalmaz. İçimi dökmek istedim sadece :D  








Blogger tarafından desteklenmektedir.

İzleyiciler

img { padding:5px; margin:5px; border-width: 5px; border-color: #0066CC; border-style: single; ridge }